“Muhteşemdi. Artık toplantılarda duruşumu ayarlamama gerek kalmadı.”

Robb Boss, iletim tipi işitme kaybıyla “gayet iyi” başa çıktığını düşünüyordu. Önde gelen ilaç şirketi ile başarılı bir onkoloji satış temsilcisi olan Robb’un, iş arkadaşlarıyla ve müşterileriyle olan cana yakın ve zekice iletişimi, 41 yaşındaki biri için çok başarılı ve tatmin edici. Fakat Robb ile kısa bir sohbet eden bir iş arkadaşı, onun tedavi edilmemiş tek taraflı iletim tipi işitme kaybının olumsuz taraflarını görmesine ve harekete geçmesine yardımcı oldu.

Adı: Robb Boss
Meslek: Onkoloji Satış Temsilcisi
Endikasyonlar: Tek taraflı iletim tipi işitme kaybı

İşitme kaybımın ilk belirtileri

“Ergen çağımda sağ kulağımdaki işitmenin çoğunu kaybettim. Bu bir İletim tipi işitme kaybı idi. Ama gençtim ve uyum sağladım. İyi durumdaki kulağımla duyabilmek için insanların belli bir tarafında dururdum ve bu benim için normal hale geldi - durumla baş edebilmem için doğal bir yoldu.

Geçtiğimiz beş veya altı yıl içinde, sağ kulağımdaki işitme azalmaya başladı. Bu iş hayatımı ve özel hayatımı etkilemeye başladı. Altı çocuk babasıyım ve beşi nazik, yumuşak sesli kız çocukları. Konuşmalar her tür iletişim benim için sorun olmaya başlamıştı,” diye açıklıyor Robb.

“İlişkilerin net iletişim üzerine kurulduğunu biliyorum. Gitgide, söyleneni her zaman duyamıyordum. Aslında duymadıklarımı telafi etmek için söylenenleri tahmin etmeye ve boşlukları doldurmaya çalışıyordum. Mesele, benim tarafımdan çok fazla iletişim kopukluğu yaşanması noktasına geldi. Söylenen her şeyi duyduğumu zannediyordum ama duymuyormuşum.  

Bir şeyler yapmam gerektiğini nasıl fark ettim

Bir satış konferansında durumun farkına vardım. Eşim ve çocuklar benimle gelmişti dışarıda havuz kenarındalardı. Aralardan birinde dışarı çıktım ve eşim tanımadığım bir kadınla sohbet ediyordu. Onlara doğru yürüdüm ve sohbetlerine katıldım. Kadın aslında çalıştığım şirketin farklı bir birimindendi. Konuşmanın iyi gittiğini düşünüyordum. Bir noktada ne dediğini duyamadım ve bana işimi sorduğunu tahmin ettim. Bir kaç dakika konuştuktan sonra bana baktı ve yarı esprili şekilde “Dinleme 101 dersleri almalısın” dedi.”*

Şaşırdım ve biraz sarsıldım. İşten kimseye işitme kaybımdan söz etmemiştim. Sadece ailem ve yakın arkadaşlarım biliyordu. Üstesinden gelmenin ve adapte olmanın bir yolunu hep bulmuştum”, diye devam ediyor Robb.

“O konuşmadan sonra, kemiğe implante işitme çözümlerinden alabileceğim faydayı düşünmeye başladım. İki yıl önceki bir kontrolde, kulak burun boğaz uzmanım beni kemiğe implante çözümleri düşünme konusunda cesaretlendirmişti. Bu opsiyonun kalıcı olması tereddüt etmeme yol açıyordu. Endişem ameliyatla ilgili değildi çünkü küçük çaplı olduğunu biliyordum. Sanırım asıl sorun eskisi gibi kendi çabalarımla işitme kaybımla baş edemeyecek veya uyum sağlayamayacak olmamdı. Bu kadar kalıcı ve o zamanki düşüncemle gözle görünür yardıma ihtiyacım olduğunu fark etmek çok mahcup ediciydi”, diyor Robb.

“Bunun yerine, doktorum, durumumu düzeltip düzeltemeyeceğini görebilmek için kulağımdaki kemikleri farkına vardım denedi. Düzelmedi ve ben insanları duymaya çalışırken gittikçe daha yorgun ve öfkeli hale geliyordum. En büyük kızımla iletişim kurmak özellikle zordu. Onun ses tonunu asla duyamıyorum. Söylediğini tekrarlamasını üçüncü kez istedikten sonra, “neyse boşver.” derdi. Beni öfkelendiriyordu ama eşimi ve çocukları daha da çok öfkelendirdiğini fark ettim.

Doktorum yıllardır hastaları için kemiğe implante işitme çözümleri kullanıyordu ve benim için pozitif bir değişiklik olacağı konusunda çok güvenliydi. Ben tavsiyelerine uymaya karar verdiğim sırada yeni Ponto sistemine göz attık. Kemiğe implante çözümlerde “yeni nesil” olarak Ponto Sistemi için söyleyebileceği pek çok pozitif şey vardı. En yeni teknolojiyi seçebilecek bir hasta olduğumu fark ettim”, diye açıklıyor Robb. 

Bıçak ağzında

“İnternet'te biraz araştırma yaptım ve gördüklerim hoşuma gitti. Tasarım biraz daha farklıydı, kulağın şeklini takip eden ergonomik yapısı vardı - doktorumun eski kemiğe implante sistemi gibi küçük bir kutu şeklinde değildi. Aynı zamanda Ponto Pro ses işlemcisi içerisindeki Oticon teknolojisi de hoşuma gitti. En gelişmiş geleneksel işitme cihazlarında kullanılan ileri dijital işlemciydi. Özellikle Ponto Pro ile sunulan ve farklı dinleme ortamlarına uyum sağlayan “Öğrenme Ses Kontrolü” ve “dinlemek istediklerime yoğunlaşan” yönlü mikrofonlar gibi çoklu fonksiyonları sevdim. Aynı zamanda Ponto Pro’nun yeni teknolojisi ile heyecanlanan odyologumla da konuştum. Oticon’un işitme enstrümanları deneyimi ve inovasyon sicili benim için önemli bir dönüm noktasıydı. Bu yeni inovasyonu ilk deneyenlerden biri olacak olmak heyecan vericiydi” diyor Robb.

“Cerrahi prosedür iyi geçti ve iyileşme süreci çok kolaydı. Ponto Pro ile ilgili duyduğum bütün iyi şeyleri deneyimlemeye hazırdım Kulağa oturması şahaneydi. Bu kadar net duyabilmenin nasıl bir şey olduğunu anlatmak neredeyse zor. Çoğu insanın muhtemelen sürekli duyduğu ama benim duyamadığım arka plan gürültüsünü bile duyabiliyordum. Gerçekten inanılmaz bir histi.

Ponto Pro’nun takıldığı gün yağmur yağıyordu. Eve doğru giderken, arabanın ön camına düşen yağmur damlalarının sesini duyabiliyordum. Kendi kendime “Aman tanrım, her şeyi duyabiliyorum – her küçük ayrıntıyı” dedim.

Ponto Pro’yu aldıktan bir hafta sonra büyük bir toplantı odasında bir satış toplantısına katıldım. Lobiye çıkan kapı tam arkamdaydı. Toplantıda neler olduğunu ve arkamdaki lobiyi de işitebiliyordum”, diyor Robb.

Güvenle ileri bakmak

“Gerçekten inanılmaz. Kendimi bütün masayı işitebileceğim bir yerde otururken buluyorum ve sonra artık bunu yapmama gerek olmadığını hatırlıyorum. Daha önce dikkatlice yer seçmem gerekiyordu ve o zaman bile işitebilmek için uğraşıyordum. Ponto Pro’mdaki yönlü mikrofonlar ile, toplantılarda ve daha büyük gürültülü kalabalıklarda daha da net işitebiliyorum. Aynı zamanda araba kullanırken çocuklar radyoyu açtıysa ve eşim benimle konuşuyorsa işitmek daha kolay. Şimdi kolayca konuşabiliyoruz ve bu deneyim hepimiz için daha keyif verici.

İstediğim zaman, Ponto Pro’mu sessize alabiliyorum da. Bunun için sadece sessize alma butonuna basıyorum. Hızlı ve kolay.

Kişisel tercihlerime göre ses işlemcime ince ayar yapması için odyologuma tekrar gittim. Ponto Pro’nun bireysel işitme kaybıma göre kişiselleştirilebilmesi ve eğer ilerde işitmemde değişiklik olursa tekrar ayarlanabilecek olması gerçeği hoşuma gidiyor.

İşitme kaybımın gözle görülür hale gelmesi endişeme gelince, sadece bir ya da iki kişi fark etti. Ponto Pro’nun sunduğu renk seçeneklerini seviyorum, önce siyaha yönelmiştim ama sonra doğal saç rengime daha uygun olduğu için kahverengi’de karar kıldım.”

Yaşamın doğal bir parçası

“Bütün o farklı sesleri işitmenin benzersizliğine alışmak muhtemelen bir kaç hafta sürdü. Şimdi sabahları Ponto Pro'mu takıyorum ve gün içinde varlığının farkına varmıyorum. Aslında bir kez takılıyken yanlışlıkla duşa girdim ve hala üstümde olduğunu hatırladım. Ponto Pro’mu takmak benim için son derece doğal neredeyse bir parçanız oluyor - ve şimdi bunun iyi bir şey olduğunu biliyorum” diye tamamlıyor Robb.